30 Ekim 2016 Pazar

MİLAS ŞİİRLERİ

MİLAS ŞİİRİ

Usumda kalan
Sisler dağılıyor
Bir bir çıkıyor düşlediklerim
Benim uzatan elini
Balavca deresinin tortularından
Anamın yürekten ilenci
“Naham yarabbi
                  Ciğerinden yanası”
Mantar şapkalı
İkiyüz okkalı toprak beyi
Kırmızı çizmesi
Ve sığır derisi kırbacıyla
Anamın ilenci vuruşuyorlar

Ötelerde bir sarı sıcak
Tekmil güneş altında ova
Milas deyince varıp durmalı
Sodra üstünde bağdaş kurup
Elini soğuk suyla yumalı
Çanak gibi dümdüz çukur
Yanı başında Beçin Kalesi
Kızgın tülüler gibi
Apışıp durur

Beçin Kalesi dile gelse
Kimbilir neler anlatır

Taş taş üstüne koydular
Düzeltip düzgün ettiler
Nice ter akıtıp harca
Nice canlar yittiler

Vakit yoktu
Dövüşmekten
Ekip biçmeye

Kimler
kimler için dövüştüler
Kimler
Kimler için ölüştüler

Beçin Kalesi dile gelse
Kimbilir neler anlatır
Karakaya boğazında yoldan aşılır
Varman üstüme yaram deşilir
Bu ne iştir Emmioğlu
Koca kavakların altında
 Çocukluğum
İki katlı arabalar eğleşir

Akşam üzerleri
Bilmeden sevincinin nedenini
Öbek öbek atlılar merkepliler
Durmadan yüksek sesle
Gülüşüp anlatırlar

Nasıl geçti Pazar
Ne götürdü ne getirdi
Çoğunun
Aldığında usu
Sattığında değil

Yokuşu sardım gitti
Yaylaya vardım gitti
Kargıcak üstünden Katrancıya doğru
Küner çamları
Açılmış yağmurda
Şemsiyeler gibi

Alnıma koyup elimi
Labranda işte deyip, duruyorum
Üstünde yazılar bulunan serin taşlar
Renkleniyor
Yanan yüzüm

Karyalı gelinler ince belli
Keçi güdüp kıl eğirir
Günde on kez dolanıp dağları
Soğuk sular içip
Oğlan doğurur

Dağlar dolanmakla bitmez
Oğlan savaşlara yetmez
Oy Karyalı gelin
Söylemez mi dilin

Milas köyleri düz ayak değil
İçime yığılı durur yollar
Alıp başımı gidesim gelir
Fesleğen Yaylasından nar yeyip
Karacahisar halısına binesim gelir
Başımda bulutlardan bir sarık
Dur durak bilmeyen insanlara
Susuz kalmış derelere
Varasım gelir

MAKSUT DOĞAN
Milas-Ağaçlıhöyük doğumlu,
Köy Enstitülü Ozan

 xxx

DELİ HÜSEYİNLERİN TÜRKÜSÜ

Bir yanda Beçin Kalesi bir yanda
                Milas Ovası
Kaldırmış kuyruğunu koşuyor
                Hatçeler’in düvesi
Kışın yağmur yazın sıcak
                Bizim oraların havası
Sel bastı mıydı taşar Balavca Deresi

Sodra Dağı’nda Gümüşkesen
Nasıl yanmaz yari küsen
Ben yanıldım sen hoşgör
Canım ciğerim Hüsen

Bizim evdi şu gördüğün
Bir adı yeşil boyalı
İçi kilim halı döşeli
Ocağında alevi kütüğün

Ben Deli Hüseyinler’in torunu
Babam Urumeli’den gelme
Oraların yaşantısı dilinde
Düşman basmış yurdunu

O gün bu gün döner dünya küresi
Gene taşar mı Balavca Deresi
Şimdi ben kimim
Milas neresi

NAHİT ULVİ AKGÜN
Milas Doğumlu Ozan
               


1 yorum: