15 Ekim 2016 Cumartesi

DR. SEZAİ NAFİZ ÇOMO ANILARI: ALİ SAĞIROĞLU

DR. SEZAİ, DR. SERVET VE DR. HİLMİ’Yİ TANIRIM

Dr. Sezai, Dr. Servet ve Dr. Hilmi, üçü Arnavutluk’tan gelme. Onlar Arnavutluk Kralı Zogo’nun baskılarından kaçarak gelmişler buraya. Orada kalsalar, Kral Zogo bunları öldürecekmiş. Kaçmışlar oradan. Macar Evlerinden ikisi Dr. Servet ile Dr. Hilmi’nindi. Pehlivanoğlu Marketin yanında yurt olarak kullanılan binayı Toksarılar yaptırdı. Ortada, şimdi Halil Gümüşel’in oturduğu binayı Dr. Servet, onun yanındakini de Dr. Hilmi yaptırdı. Dr. Servet DP’liydi. Dr. Sezai Halk Partiliydi. Bu binaları Macar Ustaları yaptığı için bu evlerin adı “Macar Evleri” olarak kaldı. Dr. Servet belediye doktorluğu yaptı. Ben daha sonra belediye meclisi üyesi oldum. Birisi bana, bir fırıncının hamuru ayaklarıyla çiğnediğini söyledi. Ben de bunu Dr. Servet’e anlattım. Ne duruyoruz dedi, gidelim basalım dedi. O zaman burada Müfettiş Nazmi Efendi vardı, maliyeci. Biz üç kişi, bir sabah erkenden fırına gittik, adam ayaklarıyla hamuru çiğniyor. Dr. Servet, “Sen halkın sağlığı ile nasıl oynarsın?” diyerek adama iki tokat vurdu. Dr. Servet, iriyarı, cüsseli bir adamdı. Adam neye uğradığını şaşırdı. “Doktorum ne yapıyorsun sen, başına iş mi açıyorsun?” diyerek doktoru sakinleştirmeye çalıştım. Adam ağlamaya başladı. Fırını kapattık. Dr. Servet, Dr. Sezai vatanperver insanlardı. Sezai fakir-fukaranın parasına tamah etmeden, hastalarına gider gelirdi. Ama bazen de hataları olmuştur. Milliyetçiydi. Milas’ta, Halk Partisini ayakta tutan oydu. Osmanlının dağılma zamanı olan 1910’larda bunlar, Arnavutluk Kralı Ahmet Zogo’ya başkaldırmışlar, Enver Hocayla birlikte. Bunlar(Sezai-Servet-Hilmi) asılacaklarını hissedince, gece sandala binip denize açılmışlar. Yunanistan’a geçiyorlar. Oradan da Türkiye’ye geliyorlar. Buraya geliş nedenleri, burada Arnavut’un çok olmasıydı. Buraya geldiklerinde 22-23 yaşlarında olabilirler. Sezai ölünceye kadar burada yaşadı. Sabah kahvaltısında karpuz suyuyla çökelek yerdi. Yekta ve Berrin diye iki kızı vardı. Ben onlarla birlikte okudum. Onlar burada doğdu, ilk ve ortaokulu burada okudular. Yüksek tahsili Ankara’da yaptılar. Ankara’da evlendiler.

Dr. Servet bir süre sonra doktorluğu bıraktı, particilik yapmaya başladı.

MİLAS KIZILAY’IN BAŞKANLIĞINI YAPTIM

1957 yılında Kızılay başkanlığına seçildim. Kongrede çok büyük kalabalık vardı. Ben o yıllarda Türkiye çapında, Kırkpınar şeklinde güreş yaptırdım burada, Günlüklerin zeytinyağı fabrikasının arkasında. Orası o zaman meydanlıktı. Spor sahası olarak kullanılıyordu. Bu güreş Kızılay yararına olmuştu. Ondan sonra konser düzenledim. Bu şekilde Kızılay’a büyük gelirler sağladım. Yeni Sinemadaki Kızılay’ın kongresine, Dr. Sezai’yi de davet etmiştim. Kongrede, 400 üyenin çoğunluğu bulunuyordu. Ben faaliyet raporunu okuduktan sonra Dr. Sezai ayağa kalkarak, söz istedi. Dr. Sezai üyelere dönerek, “Sayın üyeler, izniniz olursa, sahneye çıkacağım ve sizlere bir-iki şey söyleyeceğim” dedi. Ben kendisine söz verdim. Sezai Doktor, sahneye çıkarak, “Sayın üyeler, burada şu kadar doktor, şu kadar eczacı var. Ben de dahil olmak üzere, Ali Sağıroğlu bizlere taş çıkarttı. Kızılay’ın 103 bin lira parası var. Kızılay o kadar fakir-fukaraya yardım etmesine rağmen kasasında o kadar para olması çok önemli. Ben dahil hiç kimse Kızılay’a bu kadar katkıda bulunamadık, enerjimizi ortaya koyamadık. Ali Sağıroğlu, Kızılay’a çok şey kazandırmıştır. Faaliyetleriyle, enerjisiyle biz doktor ve eczacıları utandırmıştır. Huzurlarınızda alnından öpmek istiyorum” dedi ve sahnede geldi, alnımdan öptü. Böyle olgun birisiydi. Hâlbuki ben Demokrat Partili, o koyu bir Halk Partiliydi. Ben o zaman hem il genel meclisi üyesiyim, hem de belediye meclisi üyesiyim. O zaman iki tarafta birden görev almak mümkün oluyordu. Ben o zaman partinin ikinci başkanıydım. İlçe başkanı Celal Kulalı’ydı. Ondan önce Avukat Hikmet Bilgin’di. Ondan önce Cemil Bey vardı.   

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder