DR. SEZAİ, DR. SERVET VE DR. HİLMİ’Yİ TANIRIM
Dr. Sezai, Dr. Servet ve Dr. Hilmi, üçü Arnavutluk’tan gelme. Onlar
Arnavutluk Kralı Zogo’nun baskılarından kaçarak gelmişler buraya. Orada
kalsalar, Kral Zogo bunları öldürecekmiş. Kaçmışlar oradan. Macar Evlerinden
ikisi Dr. Servet ile Dr. Hilmi’nindi. Pehlivanoğlu Marketin yanında yurt olarak
kullanılan binayı Toksarılar yaptırdı. Ortada, şimdi Halil Gümüşel’in oturduğu
binayı Dr. Servet, onun yanındakini de Dr. Hilmi yaptırdı. Dr. Servet DP’liydi.
Dr. Sezai Halk Partiliydi. Bu binaları Macar Ustaları yaptığı için bu evlerin
adı “Macar Evleri” olarak kaldı. Dr. Servet belediye doktorluğu yaptı. Ben daha
sonra belediye meclisi üyesi oldum. Birisi bana, bir fırıncının hamuru
ayaklarıyla çiğnediğini söyledi. Ben de bunu Dr. Servet’e anlattım. Ne
duruyoruz dedi, gidelim basalım dedi. O zaman burada Müfettiş Nazmi Efendi
vardı, maliyeci. Biz üç kişi, bir sabah erkenden fırına gittik, adam
ayaklarıyla hamuru çiğniyor. Dr. Servet, “Sen halkın sağlığı ile nasıl
oynarsın?” diyerek adama iki tokat vurdu. Dr. Servet, iriyarı, cüsseli bir
adamdı. Adam neye uğradığını şaşırdı. “Doktorum ne yapıyorsun sen, başına iş mi
açıyorsun?” diyerek doktoru sakinleştirmeye çalıştım. Adam ağlamaya başladı.
Fırını kapattık. Dr. Servet, Dr. Sezai vatanperver insanlardı. Sezai
fakir-fukaranın parasına tamah etmeden, hastalarına gider gelirdi. Ama bazen de
hataları olmuştur. Milliyetçiydi. Milas’ta, Halk Partisini ayakta tutan oydu.
Osmanlının dağılma zamanı olan 1910’larda bunlar, Arnavutluk Kralı Ahmet
Zogo’ya başkaldırmışlar, Enver Hocayla birlikte. Bunlar(Sezai-Servet-Hilmi)
asılacaklarını hissedince, gece sandala binip denize açılmışlar. Yunanistan’a
geçiyorlar. Oradan da Türkiye’ye geliyorlar. Buraya geliş nedenleri, burada
Arnavut’un çok olmasıydı. Buraya geldiklerinde 22-23 yaşlarında olabilirler.
Sezai ölünceye kadar burada yaşadı. Sabah kahvaltısında karpuz suyuyla çökelek
yerdi. Yekta ve Berrin diye iki kızı vardı. Ben onlarla birlikte okudum. Onlar
burada doğdu, ilk ve ortaokulu burada okudular. Yüksek tahsili Ankara’da
yaptılar. Ankara’da evlendiler.
Dr. Servet bir süre sonra doktorluğu bıraktı, particilik yapmaya başladı.
MİLAS KIZILAY’IN BAŞKANLIĞINI YAPTIM
1957 yılında Kızılay başkanlığına seçildim. Kongrede çok büyük kalabalık
vardı. Ben o yıllarda Türkiye çapında, Kırkpınar şeklinde güreş yaptırdım
burada, Günlüklerin zeytinyağı fabrikasının arkasında. Orası o zaman
meydanlıktı. Spor sahası olarak kullanılıyordu. Bu güreş Kızılay yararına
olmuştu. Ondan sonra konser düzenledim. Bu şekilde Kızılay’a büyük gelirler
sağladım. Yeni Sinemadaki Kızılay’ın kongresine, Dr. Sezai’yi de davet
etmiştim. Kongrede, 400 üyenin çoğunluğu bulunuyordu. Ben faaliyet raporunu
okuduktan sonra Dr. Sezai ayağa kalkarak, söz istedi. Dr. Sezai üyelere
dönerek, “Sayın üyeler, izniniz olursa, sahneye çıkacağım ve sizlere bir-iki
şey söyleyeceğim” dedi. Ben kendisine söz verdim. Sezai Doktor, sahneye
çıkarak, “Sayın üyeler, burada şu kadar doktor, şu kadar eczacı var. Ben de
dahil olmak üzere, Ali Sağıroğlu bizlere taş çıkarttı. Kızılay’ın 103 bin lira
parası var. Kızılay o kadar fakir-fukaraya yardım etmesine rağmen kasasında o
kadar para olması çok önemli. Ben dahil hiç kimse Kızılay’a bu kadar katkıda
bulunamadık, enerjimizi ortaya koyamadık. Ali Sağıroğlu, Kızılay’a çok şey
kazandırmıştır. Faaliyetleriyle, enerjisiyle biz doktor ve eczacıları
utandırmıştır. Huzurlarınızda alnından öpmek istiyorum” dedi ve sahnede geldi,
alnımdan öptü. Böyle olgun birisiydi. Hâlbuki ben Demokrat Partili, o koyu bir
Halk Partiliydi. Ben o zaman hem il genel meclisi üyesiyim, hem de belediye
meclisi üyesiyim. O zaman iki tarafta birden görev almak mümkün oluyordu. Ben o
zaman partinin ikinci başkanıydım. İlçe başkanı Celal Kulalı’ydı. Ondan önce
Avukat Hikmet Bilgin’di. Ondan önce Cemil Bey vardı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder