12 Ekim 2016 Çarşamba

İKİ ŞEHİR: MİLAS VE BODRUM

            Milas ve Bodrum; birbirine sınırı olan, Anadolu’nun güneybatısında yer alan, tarihi ve turistik değerlerinin zenginliği ile ünlü iki ilçedir. Milas ve Bodrum, tarihsel süreç içinde birbiriyle iç içe geçmiş, birbirini bütünleyen iki coğrafi yerleşim bölgesi olmuştur. Karya uygarlığının sırasıyla başkentliğini yapan iki şehirdir Milas ve Bodrum. Şimdi British Museum’da olan ve dünyanın yedi harikasından biri olarak sayılan Bodrum’daki Mausoleum’un bir minyatürü olarak inşa edilen Gümüşkesen Mezar Anıtı ise Milas’tadır ve asırlara meydan okuyarak bugünlere gelebilmiştir. 

Sahip olduğu topografik yapısının özellikleri, ekilir-biçilir arazilerinin azlığı nedeniyle geçmişte Bodrum’da (1960’lı yıllara kadar) ekonomik yaşam, Milas’a göre çok gerilerdeydi. Bu süreçte, Bodrum’un insanları, geçimlerini denizden sağlıyor, bir de narenciye işiyle uğraşıyorlardı. Bodrum’un bu dönemdeki yaşam tablosunu ortaya koymak için halk arasında şöyle bir tekerleme vardı: ”Bodrum, Bodrum dedikleri… Bir bakkal, iki fırın… Peynir ekmek yiye yiye… Ne ağız galdı ne burun…”

O dönemde Milas’ın ekonomik yapısı daha canlıydı. Milas’ta tarımsal faaliyetlerin her türlüsü yapılıyor, Milas’ın verimli topraklarından bereket fışkırıyordu. Tarımsal üretimin yoğunluğu, beraberinde ticari canlılığı da getiriyordu. Güllük limanının varlığı da Milas’ı, çevrenin bir ticaret merkezi haline getirmişti. Bu nedenle, başta Bodrum olmak üzere çevre yerleşim birimlerinden pekçok insan Milas’a çalışmaya geliyordu.

Milas’ın ticaret merkezi olmasının en önemli göstergesi; Yahudilerdir. Yahudiler, genelde ticaret erbabı olarak bilinirler ve ülkenin yasaları gereği asker-polis ve memur olamadıkları için kendilerini hep ticarete odaklamışlardır. Yahudiler, Milas’ta, 1900’lü yılların başından 1948’e kadar(‘İsrail’ isimli devletin kurulduğu tarih) 157 hanelik bir “cemaat” oluştururken, Bodrum’da yaşayan Yahudi aile sayısı ise çok sınırlıydı. Yahudiler’in, yaşamak için Milas’ı seçmelerinin en önemli nedeni; o dönemde, Milas’ın sahip olduğu ticari potansiyelinin büyüklüğü idi…  

Bodrum’da turizm 1970’li yıllardan sonra gelişmeye başladı ve 1980’den sonra ise bu gelişim hız kazandı. Bodrum kent merkezi ve Bodrum yarımadasında, kıyıda bulunan her köy ve nokta, önemli bir turizm merkezi oldu. Kısa sürede Bodrum, turizmde bir dünya markası haline geldi. Bu büyüme, “Milas-Bodrum Havalimanı”nın yapımını gündeme getirdi. 1997 yılında İçhatlar, 1998’de ise Dışhatlar Terminali hizmete girdi. Yılda 1.5-2 milyon arası turist, bu havalimanına iniş yapıyor ve doğrudan Bodrum’a yöneliyor. Şimdi de havalimanını büyütme çalışmaları yapılıyor. Bodrum’da, turizm çok önemli bir sektör oldu. Bir vakitler, Bodrum’dan Milas’a çalışmaya geliyorlardı, şimdi de Milas’tan Bodrum’a çalışmaya gidiliyor…

Bodrum, turizmde dünyaca ünlü bir yer, bir “ürün markası” olunca, ürünlerinin tanıtımını yapan firmalar da Milas’a ait bazı yerleri, Bodrum’a dahil etmeye başladılar. Örneğin bir firma, Güllük’teki konutlarını pazarlamak için, “Bodrum’un Güllük kasabasındaki (…) konutları” diye gazetelere ilan verebiliyor veya bir rallinin güzergahı için “Bodrum’un Labranda’sı” denilebiliyor. Milas sınırları içinde bulunan havalimanının ismi, sahip olduğu tarih ve kültür değerleriyle, Milas’ın ulusal ve uluslararası alanda tanınmasına olanak yaratması için, “Milas-Bodrum Havalimanı” olarak konulmuştu. Resmi kayıtlarda, isim böyle. Bu konuda 1997 yılında Milas Belediyesinin önemli bir mücadelesi olmuştu.  Fakat şu anda, bu birleşik isimden, ‘büyülü’ Bodrum isminin etkisinde kalınarak, “Milas” düşürülmekte, sadece “Bodrum Havalimanı” ismi telaffuz edilmektedir…

Milas ve Bodrum’un tarihten gelen bir birlikteliği, dostluğu, sosyal dayanışması ve ekonomik bütünlüğü vardır… Bölgede turizm gelişecekse, Bodrum’daki turizmin tek düzeliği çeşitlendirilecekse, bunun alt yapısı, Milas’ta fazlasıyla bulunmaktadır. Milas’ın tarih-kültür ve doğa değerleri; Bodrum turizminin zenginleşmesine olanak yaratacaktır. Ortak payda olan Milas-Bodrum Havalimanı, Milas’a da zenginlik katabilmelidir. Bunun sağlanabilmesi içinse; ortak akla, kolektif düşünceye, yerel inisiyatife/girişime ihtiyaç bulunmaktadır.

Son yıllarda, Bodrum, tamamen betona teslim olup, yarımadada nefes alınamayacak bir durum meydana gelince; yatırımcılar Milas’ın değerlendirilmeyi bekleyen boş alanlarına yöneldiler. Yakın zamanda, Güvercinlik’in Çomçu koyunda MNG Holding için yaratılmak istenilen, denizden bakınca 7-8 kat, arkadan bakınca 3-4 kat gibi imar oyunlarına da göz yumulmamalıdır. Milas’ın coğrafyası, topografyası ve ekolojisi; turizmin rant ekonomisine feda edilemeyecek kadar önemlidir. Bodrum’u bitiren vahşi kapitalizm anlayışının (ve talanının), Milas’a zarar vermemesi sağlanılmalıdır. Turizm yatırımları uğruna, Milas’ın zengin doğası zarar görmemelidir. Gelişelim, büyüyelim ama çevreye, doğaya, toplumsal yaşama zarar vermeden; sürdürülebilirliğimizi ve yenilenebilirliğimizi sağlayarak…

Nevzat Çağlar Tüfekçi
Araştırmacı
nevzatcaglartufekci@mynet.com


               
               

                

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder