6 Ekim 2016 Perşembe

HEMŞERİDEN MEKTUP

Sayın   Nevzat Çağlar Tüfekci,

İsmim Rafael Levi, 1944 Milas doğumluyum.  Milas’a olan hasretimi gidermek için internete girdiğimde, coğu  defa Milas hakkındaki yazılarınıza rastlarım. Cevaplaması için kardeşim David Levi’ye gönderdiğiniz  “MİLAS RÖPORTAJI SORULARI”nı, kardeşim David bana da ulaştırdı. Bu vesile ile sizlere birkaç satır yazmayı uygun gördüm.

Babam rahmetli Jak Levi’nin, gene rahmetli ve çok yakın dostumuz olan Nazmi Artun’nun karşısında manifatura dükkanı vardı. Hatırladığım kadarı ile çoğu müşterilerimiz,  dedemizden kalma ve alışverişlerini onyıllarca büyük bir itimat içinde babamla devam eden insanlardı. Bütün sene alışverişler hesaba yazılır. Yağ, pamuk ve tütün mevsimi sonunda herkes gelip borcunu öderdi. Bütün alışverişlerde her şey itimat ve güvene dayanırdı…

Evimiz Hoca Bedrettin  Mahallesi 28 numaralı evdi. Karşımızda Ummankadın teyze ve  yanımızda Gülsüm  hanım teyze otururlardı. Ozamanki komşuluk anlayışını bugün tasavvur etmek oldukça güç. Bunun en güzel şörneğini birkaç sene evvel Milas’ı ziyaretimde gördüm. Eski komsularımız, bizi karşılamalarında çığrından çıktılar. Her biri anne ve babama verilmek üzere evde kendi yaptıkları peynir ve zeytin ile bizleri uğurladılar.

İlkokulu Menteşe ilkokulunda okudum. Hocam Hayriye hanımdı. O zamanlarda en göze çarpan öğretmen Muammer Hoca idi. Tam ismi ile Muammer Kabaçam. Kendine mahsus özelliği olan bir insandı. Her hafta sonu o haftanın en başarılı öğrencisinin önlüğüne kırmızı bir kurdela iğnelerdi. Ve bu öğrenci bütün hafta boyunca iftiharla göğsü kabararak dolaşırdı. Hilmi Bey’in  ailesi Mualla Hanım, Şerefnur Hanım, İzzet Bey, Osman Bey, Bayram Bey, Nazmi Bey vardı. Sınıfımda değil fakat diğer sınıflarda benden küçük ve büyük  birçok Musevi talebeler vardı. Ilk ve ortaokulda sıra arkadaşım, dede ve baba dostumuz olan  Önder Tireli idi. Ortaokulda bir ara ders programına, din dersi ilave edildi ve Musevi talebeler bu dersten muaf tutuldu. Bu durum babamın pek hoşuna gitmedi. Kanaatimce din istismar edilmedikce yalnız fayda getirir, bu sebeple bütün din derslerine katıldım. Bana imtihanda sorulmasa da bütün sureleri ezbere bilirdim. Bu bende tatlı bir hatıra olarak kaldı. 

Din dersi öğretmenimiz, müdürümüz Ismail Bey’di ve kurdela ile dolaşırdı.  Ortaokulu Milas’ta okudum.
Milas’ta lise olmadığından  tahsilime İzmir Namık Kemal Lisesinde devam ettim. Daha sonra I.T.U.T.O. giris imtihanlarını  kazandım ve Elektrik Muhendisi olarak mezun oldum. İki senelik askeri hizmetimi yedek subay olarak  Trakya’da yaptım. Askerlik sonrası yurt dışında çalıştım. Bu arada Türk nesilli eşim ile Israel’de evlendim ve halen Israel’de yasıyorum. Ailem benim yurt dışına çıkmamdan sonra Izmir’e göç eden son aile oldu. Babam Milas’tan çıkmadan önce Yahudi Cemaatine ait olan  Iki havrayı ve evi, Milas Belediyesine bir kütüphane inşa edilmesi amacı ile devretti. Izmir ve İstanbul’da tahsilim boyunca çevredekiler daima Milaslıları zeki insanlar olarak nitelendirirdi. Her zaman Milaslı olmaktan daima gurur duyduk. Size birkac misal verebilirim. Milas’tan İzmir’e göç eden üc Musevi kardeşin;  Liya, Rafael ve Moiz UYGUN’un İzmir’de açtıkları toptan manifatura mağazasına  verdikleri isim; “GÜZEL MİLAS PAZARI” idi. Eskiler belki hatırlarlar. Manifaturacı Ali Uğurlu’nun bitişiğinde  amcam, rahmetli Santo Levi’nin manifatura dükkanı vardı. Izmir’e göç ettiginde, İzmir’in üçüncü lüks manifatura dükkanını açtı. İsmi; “MILASLI” idi.

Milas’ta Yahudi bir doktor vardı. Allah rahmet eylesin, ismi Eyup Amato idi. Komşularımızın anlattıklarına göre, fakir bir hastayı, hasta evinde muayene ettikten sonra,  çantasındaki ilaçları vermekle kalmayıp, yastığının altına bir miktar para da brakırmış. Şimdi hatırıma geldi. Babam Izmir’e göç etmeden önce yoksulluklarını bildiği iki kişiye yardım etmişti. Bütün bunların sebebi, biz sevildiğimizi bilirdik ve karşılığında sevgimizi hiç esirgemedik.

Şu anda yaşadığım Israel’de Tel Aviv şehrinde her sene aynı tarihte aynı yerde “MİLASLILAR GÜNÜ” kutlanır. Bütün Milas’tan göç eden Yahudiler, Türk bayraklarıyla donatılmış bu yerde, Türk müziği ile piknik yaparlar… Bu tamamen  senelerce süre gelmiş güzel ilişkilerimizin bir neticesiydi.  Gurur ile söyleyebiliriz ki ‘ne mutlu Milaslıyım’ diyebilene. 

Israel’de Hayfa sehrinde 38 yıl elektrik idaresinde çalıştım. Dört sene önce emekliye ayrıldım. iki evli çocuğum ve altı torunum var. Buradaki yaşantımızda hemen hemen aynı yaşlar civarında Türkiye’den göç etmiş 15’e yakın Türk asıllı aileler ile birlikteyiz.

Sayın Tüfekci,
Benim bıraktığım Milas, 10.000 nüfuslu küçük bir ilçe idi. Güllük ve Beçin henüz birer muhtarlıktı. Internet ve  buna benzer kaynaklardan edindiğim bilgilere göre Milasımızın şu anda eriştiği gelişme muhteşem. Tabiiki bunda idare heyetinin(belediyenin) katkısı çok büyük. Bu gelişmeleri daha büyük hedeflere ulaştırmak için birkaç yönde çalışmak gerek. Bunları sıralamak gerekirse kanaatim şöyle:
1.      Milas’a gelen ve transit geçen turistlerin Milas’taki  ziyaretlerini  uzatabilecek imkanları aramak lazım. Mesela, küçüklüğümde hatırladığım kadarı ile sindirim sistemini temizleyen ‘İÇMELER’ ve çeşitli vücut ağrılarına şifa veren ‘ÇAMUR BANYOLARI’ tesisleri vardı. Bu tesisler geliştrildi mi? Bu tesislerin etrafinda otelcilik hizmetleri gereğince mevcut mu?
Milas’ın Salı pazarı ile ilgili 20 dakikalık bir film seyrettim. Ne kadar hislendiğimi anlatmam imkansiz. Mukayese edebilmek amacı ile çesitli kentlerdeki pazarları da izledim. Milas pazarı tek kelime ile muhteşem. Bu Pazar, yalnız yerliler için değil turistler için de çok cekicidir. Bizler Avrupa’yı ziyaretlerimizde bulunacağımız  illerdeki panayır tarihlerine göre gezimizi planlarız. Çevremizde balık yetiştirme tesislerinin çok geliştiğini gördüm. Bu tesislerde turistik balık sanayisini inceleme gezileri tertip edebilme imkanları var mıdır?
Bazı köylerimizde hemen hemen halı el tezgahı olmayan ev yok gibi. Böyle bir köyde yapılacak rehberli bir geziye, yörenin özel yemeklerinden oluşan bir öğle yemeğini de ilave edersek turistler icin unutulmaz bir gün olur.
Bütün bunlara bir de arkeolojik alanlarını ilave edersek, sorulan soru su: Turizm  sirketleri vasıtasıyla yeterince reklam ve tanıtım faaliyetleri yapılıyor mu? 3 veya   4 günluk bir gezi, bütün bu projeleri kapsayacak şekilde organize edilirse, basarılı olacağına inanıyorum. Turizm şirket ve rehberlerine yapılacak iki günlük bütün bu saydığım projeleri kapsayan bir  ikna program gezisi kanaatimce bizi istedigimiz hedefe ulaştırır.
2.      Endüstri ve ziraat yönünden size Israel’deki sistemi anlatabilirim. Geliştirilmek istenen bölgede katma değer vergisi kaldırıldı. İnşa  edilecek tesisler için ucuz ve  bazan da ücretsiz devlet arsası vadedildi. Belli bölgelerde hem yatırımcılara ve hem de çalışanlara gelir vergisinden belli bir indirim verildi. Yatırımcıları kendi bölgelerine çekebilmek amacı  ile belediyeler belli bir müddet için, bu müddet 3 veya 5 sene olabilir,  ödenen belediye vergilerinde büyük ölçüde indirim vaadettiler.
3.      İsrail tarla ve kafes balıkçılığı yönünden oldukça ileri bir memleket. Nevarki kafes balıkçılığı üretimi, denizaltı tabiatına verdiği ziyan ve hasar yüzünden  biraz kısıtlandı ve hatta bazı bölgelerde tamamen yasaklandı. Bildiğim kadarı ile çipura ve levrek  balıklarının büyük bir kısmı taze balık olarak Kıbrıs’tan ithal ediliyor. Kanaatimce Milas’tan Israel’e balık ihracatı, bilhassa Milas’ın hava ve deniz yollarına yakınlığı dolayısıyla büyük ölçüde elverişli ve mümkün.
Sayın Tüfekçi,
Şu anda size aktaracağım bilgiler bunlar. İleride ilave istekleriniz olursa serbestçe bana yazabilirsiniz. Mümkün olduğu ve elimden geldiği kadar sizlere hizmette bulunmak bana sadece zevk verecektir.
Bu vesile ile sizin ve tüm Milaslıların yeni yılını  kutlar; mutluluk, sağlık ve başarılar dilerim
Sevgilerimle.
Rafael  Levi
Tel Aviv-İSRAİL

Nevzat Çağlar Tüfekçi
nctmilas@gmail.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder