Sayın Nevzat Çağlar Tüfekci,
İsmim Rafael Levi, 1944 Milas doğumluyum.
Milas’a olan hasretimi gidermek için
internete girdiğimde, coğu defa Milas
hakkındaki yazılarınıza rastlarım. Cevaplaması için kardeşim David Levi’ye gönderdiğiniz
“MİLAS RÖPORTAJI SORULARI”nı, kardeşim
David bana da ulaştırdı. Bu vesile ile sizlere birkaç satır yazmayı uygun gördüm.
Babam rahmetli Jak Levi’nin, gene
rahmetli ve çok yakın dostumuz olan Nazmi Artun’nun karşısında manifatura dükkanı
vardı. Hatırladığım kadarı ile çoğu müşterilerimiz, dedemizden kalma ve alışverişlerini
onyıllarca büyük bir itimat içinde babamla devam eden insanlardı. Bütün sene
alışverişler hesaba yazılır. Yağ, pamuk ve tütün mevsimi sonunda herkes gelip
borcunu öderdi. Bütün alışverişlerde her şey itimat ve güvene dayanırdı…
Evimiz Hoca Bedrettin Mahallesi 28 numaralı evdi. Karşımızda Ummankadın
teyze ve yanımızda Gülsüm hanım teyze otururlardı. Ozamanki komşuluk
anlayışını bugün tasavvur etmek oldukça güç. Bunun en güzel şörneğini birkaç
sene evvel Milas’ı ziyaretimde gördüm. Eski komsularımız, bizi karşılamalarında
çığrından çıktılar. Her biri anne ve babama verilmek üzere evde kendi
yaptıkları peynir ve zeytin ile bizleri uğurladılar.
İlkokulu Menteşe ilkokulunda okudum.
Hocam Hayriye hanımdı. O zamanlarda en göze çarpan öğretmen Muammer Hoca idi.
Tam ismi ile Muammer Kabaçam. Kendine mahsus özelliği olan bir insandı. Her
hafta sonu o haftanın en başarılı öğrencisinin önlüğüne kırmızı bir kurdela
iğnelerdi. Ve bu öğrenci bütün hafta boyunca iftiharla göğsü kabararak dolaşırdı.
Hilmi Bey’in ailesi Mualla Hanım, Şerefnur
Hanım, İzzet Bey, Osman Bey, Bayram Bey, Nazmi Bey vardı. Sınıfımda değil fakat
diğer sınıflarda benden küçük ve büyük birçok
Musevi talebeler vardı. Ilk ve ortaokulda sıra arkadaşım, dede ve baba dostumuz
olan Önder Tireli idi. Ortaokulda bir
ara ders programına, din dersi ilave edildi ve Musevi talebeler bu dersten muaf
tutuldu. Bu durum babamın pek hoşuna gitmedi. Kanaatimce din istismar edilmedikce
yalnız fayda getirir, bu sebeple bütün din derslerine katıldım. Bana imtihanda
sorulmasa da bütün sureleri ezbere bilirdim. Bu bende tatlı bir hatıra olarak
kaldı.
Din dersi öğretmenimiz, müdürümüz Ismail Bey’di ve kurdela ile dolaşırdı.
Ortaokulu Milas’ta okudum.
Milas’ta lise olmadığından tahsilime İzmir Namık Kemal Lisesinde devam
ettim. Daha sonra I.T.U.T.O. giris imtihanlarını kazandım ve Elektrik Muhendisi olarak mezun
oldum. İki senelik askeri hizmetimi yedek subay olarak Trakya’da yaptım. Askerlik sonrası yurt
dışında çalıştım. Bu arada Türk nesilli eşim ile Israel’de evlendim ve halen Israel’de
yasıyorum. Ailem benim yurt dışına çıkmamdan sonra Izmir’e göç eden son aile
oldu. Babam Milas’tan çıkmadan önce Yahudi Cemaatine ait olan Iki havrayı ve evi, Milas Belediyesine bir
kütüphane inşa edilmesi amacı ile devretti. Izmir ve İstanbul’da tahsilim
boyunca çevredekiler daima Milaslıları zeki insanlar olarak nitelendirirdi. Her
zaman Milaslı olmaktan daima gurur duyduk. Size birkac misal verebilirim. Milas’tan
İzmir’e göç eden üc Musevi kardeşin; Liya, Rafael ve Moiz UYGUN’un İzmir’de
açtıkları toptan manifatura mağazasına
verdikleri isim; “GÜZEL MİLAS PAZARI” idi. Eskiler belki hatırlarlar.
Manifaturacı Ali Uğurlu’nun bitişiğinde
amcam, rahmetli Santo Levi’nin manifatura dükkanı vardı. Izmir’e göç
ettiginde, İzmir’in üçüncü lüks manifatura dükkanını açtı. İsmi; “MILASLI” idi.
Milas’ta Yahudi bir doktor vardı. Allah
rahmet eylesin, ismi Eyup Amato idi. Komşularımızın anlattıklarına göre, fakir
bir hastayı, hasta evinde muayene ettikten sonra, çantasındaki ilaçları vermekle kalmayıp,
yastığının altına bir miktar para da brakırmış. Şimdi hatırıma geldi. Babam
Izmir’e göç etmeden önce yoksulluklarını bildiği iki kişiye yardım etmişti.
Bütün bunların sebebi, biz sevildiğimizi bilirdik ve karşılığında sevgimizi hiç
esirgemedik.
Şu anda yaşadığım Israel’de Tel
Aviv şehrinde her sene aynı tarihte aynı yerde “MİLASLILAR GÜNÜ” kutlanır. Bütün
Milas’tan göç eden Yahudiler, Türk bayraklarıyla donatılmış bu yerde, Türk
müziği ile piknik yaparlar… Bu tamamen
senelerce süre gelmiş güzel ilişkilerimizin bir neticesiydi. Gurur ile söyleyebiliriz ki ‘ne mutlu
Milaslıyım’ diyebilene.
Israel’de Hayfa sehrinde 38 yıl
elektrik idaresinde çalıştım. Dört sene önce emekliye ayrıldım. iki evli çocuğum
ve altı torunum var. Buradaki yaşantımızda hemen hemen aynı yaşlar civarında Türkiye’den
göç etmiş 15’e yakın Türk asıllı aileler ile birlikteyiz.
Sayın Tüfekci,
Benim bıraktığım Milas, 10.000
nüfuslu küçük bir ilçe idi. Güllük ve Beçin henüz birer muhtarlıktı. Internet
ve buna benzer kaynaklardan edindiğim
bilgilere göre Milasımızın şu anda eriştiği gelişme muhteşem. Tabiiki bunda
idare heyetinin(belediyenin) katkısı çok büyük. Bu gelişmeleri daha büyük
hedeflere ulaştırmak için birkaç yönde çalışmak gerek. Bunları sıralamak
gerekirse kanaatim şöyle:
1.
Milas’a gelen ve
transit geçen turistlerin Milas’taki
ziyaretlerini uzatabilecek
imkanları aramak lazım. Mesela, küçüklüğümde hatırladığım kadarı ile sindirim
sistemini temizleyen ‘İÇMELER’ ve çeşitli vücut ağrılarına şifa veren ‘ÇAMUR
BANYOLARI’ tesisleri vardı. Bu tesisler geliştrildi mi? Bu tesislerin etrafinda
otelcilik hizmetleri gereğince mevcut mu?
Milas’ın
Salı pazarı ile ilgili 20 dakikalık bir film seyrettim. Ne kadar hislendiğimi
anlatmam imkansiz. Mukayese edebilmek amacı ile çesitli kentlerdeki pazarları da
izledim. Milas pazarı tek kelime ile muhteşem. Bu Pazar, yalnız yerliler için
değil turistler için de çok cekicidir. Bizler Avrupa’yı ziyaretlerimizde
bulunacağımız illerdeki panayır
tarihlerine göre gezimizi planlarız. Çevremizde balık yetiştirme tesislerinin çok
geliştiğini gördüm. Bu tesislerde turistik balık sanayisini inceleme gezileri
tertip edebilme imkanları var mıdır?
Bazı
köylerimizde hemen hemen halı el tezgahı olmayan ev yok gibi. Böyle bir köyde
yapılacak rehberli bir geziye, yörenin özel yemeklerinden oluşan bir öğle yemeğini
de ilave edersek turistler icin unutulmaz bir gün olur.
Bütün
bunlara bir de arkeolojik alanlarını ilave edersek, sorulan soru su: Turizm sirketleri vasıtasıyla yeterince reklam ve tanıtım
faaliyetleri yapılıyor mu? 3 veya 4 günluk
bir gezi, bütün bu projeleri kapsayacak şekilde organize edilirse, basarılı
olacağına inanıyorum. Turizm şirket ve rehberlerine yapılacak iki günlük bütün
bu saydığım projeleri kapsayan bir ikna
program gezisi kanaatimce bizi istedigimiz hedefe ulaştırır.
2.
Endüstri ve ziraat yönünden
size Israel’deki sistemi anlatabilirim. Geliştirilmek istenen bölgede katma değer
vergisi kaldırıldı. İnşa edilecek
tesisler için ucuz ve bazan da ücretsiz
devlet arsası vadedildi. Belli bölgelerde hem yatırımcılara ve hem de çalışanlara
gelir vergisinden belli bir indirim verildi. Yatırımcıları kendi bölgelerine çekebilmek
amacı ile belediyeler belli bir müddet
için, bu müddet 3 veya 5 sene olabilir, ödenen belediye vergilerinde büyük ölçüde
indirim vaadettiler.
3.
İsrail tarla ve kafes
balıkçılığı yönünden oldukça ileri bir memleket. Nevarki kafes balıkçılığı üretimi,
denizaltı tabiatına verdiği ziyan ve hasar yüzünden biraz kısıtlandı ve hatta bazı bölgelerde
tamamen yasaklandı. Bildiğim kadarı ile çipura ve levrek balıklarının büyük bir kısmı taze balık
olarak Kıbrıs’tan ithal ediliyor. Kanaatimce Milas’tan Israel’e balık ihracatı,
bilhassa Milas’ın hava ve deniz yollarına yakınlığı dolayısıyla büyük ölçüde
elverişli ve mümkün.
Sayın Tüfekçi,
Şu anda size aktaracağım bilgiler
bunlar. İleride ilave istekleriniz olursa serbestçe bana yazabilirsiniz. Mümkün
olduğu ve elimden geldiği kadar sizlere hizmette bulunmak bana sadece zevk
verecektir.
Bu vesile ile sizin ve tüm Milaslıların
yeni yılını kutlar; mutluluk, sağlık ve
başarılar dilerim
Sevgilerimle.
Rafael Levi
Tel Aviv-İSRAİLNevzat Çağlar Tüfekçi
nctmilas@gmail.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder